Κύπριος, μερικές φορές ο κόσμος πηγαίνει στον ουρανό, ο κόσμος κατεβαίνει στη γη, ο κόσμος παρακολουθεί το GENNİ

Η κόρη μου είναι στην Αγγλία …

Florenza…

Έγινε 24 χρονών την άλλη μέρα …

Μιλήσαμε μαζί του για τα πρόσφατα γεγονότα στην Κύπρο. Ήξερε την ιστορία «χαστούκι» του παππού του πριν. Είπε ότι ήταν συγκινημένος όταν το διάβασε ξανά …

Ξέρεις, γράψαμε το περασμένο Σάββατο …

Αυτό το άρθρο!

Πάρα πολλοί άνθρωποι το έχουν διαβάσει …

Και ας μην είναι σαν “εκατοντάδες”, δηλαδή, καυχητήρια …

“Αυτή η ταινία είχε ήδη τελειώσει!”

Αυτός ήταν ο τίτλος του άρθρου …

Ευχαριστώ…

– * – * –

Υπάρχουν πολλοί μουσουλμάνοι στο Λονδίνο μεταξύ των πιο στενών φίλων της κόρης μου.

Όταν ρώτησαν την κόρη μου και είπαν “είμαι και μουσουλμάνος”, μερικοί σοκαρίστηκαν!

Ρωτάτε γιατί;

Κάποιοι υπέστησαν βία στην ηλικία των οκτώ επειδή δεν κάλυψαν τα κεφάλια τους, και άλλοι δέχτηκαν με βία …

Η «ελευθερία θρησκείας και συνείδησης» είναι η πιο σημαντική κληρονομιά μου για τα δύο παιδιά μου …

– * – * –

Nesimi’nin dediği gibi; “… Gâh giderim medreseye / Ders okurum Hak için / Gâh giderim meyhaneye / Dem çekerim kime ne…”

-*-*-

Kıbrıslının özelliği budur… 
İnanır da demlenir de… 
İsterse de hiç inanmaz!
Kime ne!

-*-*-

İnananlar mı?
Saygımız, sevgimiz sonsuzdur… 

-*-*-

Üstelik, önemli olan inanmak veya inanmamak değil; “yalan söylememek”tir…
Mesela mı?
Mesela Şeyh Nazım’ı, “çok inandığı” için zamanında “biz” tehdit etmedik mi?
Yani kimse yalana ve inkara kaçmasın; Şeyh Nazım hakkında 1950 ve 60’lardaki yönetimimiz “vur emri” çıkarmamış mıydı?
Şeyh Nazım yıllarca bu ülkeye girememişti değil mi?
“Kitap okuyun” derim; “Hüseyin Mehmet Ateşin”in bu konuları da içeren kitaplarını tavsiye ederim… 

-*-*-

Daha 2000’li yıllara kadar, Şeyh Nazım’ın Lefke’de dergahı dışında, iki adım ötedeki camilere bile girmesine kim izin vermemişti?
Ve neden vermemişti?
Çünkü Şeyh Nazım, “Mustafa Kemal”i seviyordu ve bunu söylüyordu ama “Atatürk”ü sevmiyordu ve bunu da söylüyordu!
Ve evet, izin vermeyen, “Asker”di!
Üzgünüm, kimse de ses çıkarmamıştı!

-*-*-

Hep anlatırım; 1923’ten itibaren Türkiye’yi “Kemalist – militarist” rejimin elemanları yönetti…
Ak Parti iktidarı ile birlikte, rejim, 2000’lerin başında “Anti Kemalist ve Anti Militarist” aynı zamanda “son derece de “religious” elemanların eline geçti… 

-*-*-

Kıbrıs’ta 1923’ten itibaren ciddi anlamda aydın Kemalist kişiler söz konusuydu…
Ama genelde ahali İngilizlerin “Muhammedan” dediği “Müslüman” çoğunluktu…
Ve evet din değiştirmeler de yaşanıyordu… 
Ama “kara çarşaf” giyen kadınlar, sarıklı adamlar yok değildi… 

-*-*-

Bu arada belirtmekte fayda var; 1571’den itibaren Osmanlı’nın Kıbrıs Adası’na gönderdiği insanların tümü “Sünni İslam” değildi!
Anadolu’dan gelenler arasında Karamanoğlu Türkmenleri çoğunluktaydı… 
Bunların içinde de Ortodoks Rum ve Ortodoks Türkler de vardı!
Çok mu şaşırdınız?
Rumca – Türkçe – Osmanlıca karışımı olarak kabul edilen Karamanoğullarının dilinin 1930’a kadar geldiği bilinir… 

-*-*-

Haaaa, öyle veya böyle 1974’e geldik!
Kıbrıs Türk toplumunu 1958 – 1974 arası dönemde doğrudan bir şekilde hep Türkiye’den gelen komutanlar  idare etti…
1974 sonrasında da “komutan” çok önemli siyasi bir karakterdi.
Seçilmemiş olsa da, seçilmişlerin tümünün “üst”üydü!

-*-*-

2000’lerin başında Türkiye’de durum değişti.
Bizde hafiften “bunalım” yaşandı.

-*-*-

Yıllarca “asker kanadı”nın yağcısı ve yalakası olan kesim yerini korudu.
Ama şimdilerde, artık “Kemalist – Militarist” yağcıların tümü, “Anti Kemalist – Anti Militarist ve bayağı da Relegious” durumda!

-*-*-

Kimliğimiz haliyle zaten zedeliydi, şimdi daha da zedelendi.
Evet, kim olduğumuz konusunda şüpheli pozisyondayız. 


-*-*-

Atatürk mü?
UBP’liler en başta olmak üzere ve UBP’liler kadar olmasa bile bazı CTP’liler, koltuk uğruna, “Atatürk kimdi yahu?” diye zaman zaman sormuşlardır… 
İktidar koltuklarının rahatlığı, Atatürk’ün adını unutturur hale gelmiştir!

-*-*-

Militarist, Kemalist, Relegious… 
Hiç fark etmez!
Biz rahat edelim, ahbaplık devam etsin, Türkiye’de kim oturursa koltukta, biz onlardanız!
Ve işte bunun adı “yalancılıktır…” veya “Münaffıklıktır…”
İkisi  de ayıptır!

-*-*-

Geçmişin bir numaralı “Kemalist”leri; şu anda “Anti Kemalist” olmayabilir ama “öyleymiş gibi davranmaktadır”…
Derdim mi bu?
Değil canlarım benim, değil!

-*-*-

Αλλά η στάση σας βασισμένη στα “ψέματα” και στην “κολακεία”, συγνώμη αλλά πρόκειται να μας τελειώσει …

Και ακόμη και οι αρχηγοί των τούρκων αδελφών και αδελφών, ακόμη και ο κανονικός δρόμος είναι εξαιρετικά απερίσκεπτος λόγω της κατάστασής σας εσείς αυτό το αδιέξοδο και γεμάτο χαλάρωση!

Αυτός είναι ο λόγος που η άνεση λέγοντας “… Η Βόρεια Κύπρος δεν είναι η Γαλλία”!

Γι ‘αυτό η αγένεια που φτάνει στο σημείο «… αφήστε τον Πρόεδρο του Συνταγματικού Δικαστηρίου να πάρει το πόδι του»!

– * – * –

Αν καταφέρετε να κυβερνήσετε την Τουρκία …

Τουρκία; Ανατολία, Θράκη …

Με την Ανατολή, τη Δύση …

Με τη Σμύρνη και τη Σίβα …

Με το Diyarbakır, το Tunceli του …

Με τα Hatay, Mersin, Antalya, Istanbul και Ankara …

Είναι η ζωή μας …

Είναι οι πνεύμονες μας …

– * – * –

Και τα ακόλουθα δεν πρέπει να ξεχαστούν. Εάν διαχειρίζεστε ποιος κυβερνά την Τουρκία? Η Κύπρος είναι η πατρίδα μας και δεν έχουμε άλλη πατρίδα!

Και αυτή η πατρίδα είναι πολύ διαφορετική …

Οι λαοί αυτής της χώρας είναι ακριβώς έτσι. είναι πολύ διαφορετικό …

Το αλκοόλ, ειδικά το Zivaniya αλλά το σκωτσέζικο ουίσκι, η βότκα και η ρακή αγαπούν τους Ρώσους στην Τουρκία

Ροδάκινο …

Αλλά δεν λέει όχι στον lahmacuna …

Είναι κατασκευαστής ζαχαροπλαστικής, παίρνει το μπακλαβά …

Πίνει κυπριακό καφέ; Δεν αντιτίθεται στον τουρκικό καφέ, ρίχνει γάλα σε τσάι όπως οι Βρετανοί. Είναι επίσης άρρωστος να πίνει σε φλιτζάνια με λεπτή μέση …

Εν ολίγοις, ο Κύπριος είπε, “… Τότε βγείτε στον ουρανό, παρακολουθήστε τον κόσμο, μετά κατεβείτε στη γη και παρακολουθήστε το σύμπαν.”

Haydar Haydar!

.Source